Kış mevsimi gelince akla soğuk algınlığı ve grip salgınları gelmektedir. Soğuk algınlığı ve grip farklı hastalıklardır. Soğuk algınlığı; birden çok virüsün yol açtığı, üst solunum yollarını tutan hafif seyirli bir hastalıktır. Halk arasında nezle veya üşütme olarak da ifade edilmektedir.

Grip (influenza), İnfluenza virüsünün yol açtığı ciddi bir hastalıktır ve en çok Ekim – Mart aylarında görülmektedir. Her yıl dünyada yaklaşık 3-5 milyon kişiyi etkilemekte, 250-500 bin kişinin ise ölümüne neden olmaktadır. İnfluenza virüsünün yapısı kolaylıkla değişebilmektedir. Küçük yapısal değişiklikler bizim her yıl hastalığa yakalanmamıza neden olurken her 10-30 yılda bir ortaya çıkan büyük yapısal değişiklikler ise pandemi dediğimiz, tüm dünyayı etkileyen büyük salgınlara yol açmaktadır. Tarihte bilinen en büyük grip pandemisi Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan ve savaşın kendisinden daha fazla ölüme yol açan 1918 İspanyol Gribi’dir. En son pandemi ise 2009 yılında Meksika’dan başlayıp dünyaya yayılan Domuz Gribi (H1N1) virüsü ile yaşanmıştır.

İnfluenza virüsü ve nezleye neden olan diğer virüsler damlacık yoluyla bulaşırlar. Öksürük ve hapşırma ile virüs içeren çok sayıda damlacık etrafa yayılır. Bu damlacıkların ağız, burun ya da gözlerimize ulaşması ile hastalık bulaşır. Bu nedenle öksürüp hapşırırken ağzın bir mendille veya mendil yoksa kollar ile kapatılması hastalığın yayılmaması için önemlidir. Ellere hapşırmak ise en tehlikeli olanıdır. Ellere bulaşan virüs buradan, dokunulan her yere yayılır.

Gribin toplumda yayılmaması için, hastalığın ilk günlerinde evde istirahat edilmelidir. Ev halkını korumak için eller sık sık yıkanmalı, oda havalandırılmalıdır. Özellikle yakınında hastalığın ağır seyretme riski olan kişiler varsa hasta kişinin maske takması yararlı olacaktır.

Grip; ani başlangıçlı ateş, öksürük, boğaz ağrısı, baş ağrısı, burun akıntısı, kas ve eklem ağrıları ile seyreder. Ateş, eklem ve kas ağrılarının olmaması nezle gibi daha hafif seyreden diğer solunum yolu hastalıklarını düşündürür. Öksürük şiddetli olabilir, iki hafta veya daha fazla sürebilir.

Gribin tedavisi istirahat ve destek tedavisidir. Ateş düşürücü ilaçlar, bol sıvı alımı önerilmektedir. Ancak risk grubundaki kişilerde ve risk grubunda olmasa bile hastalığın ağır seyrederek komplikasyonlara yol açtığı kişilerde doğrudan grip virüsüne etkili ilaçlar kullanılmaktadır.

Gribe yakalanmamak için sık el temizliği, sağlıklı beslenme, mevsime göre giyinme gibi kişisel önlemlerin yanı sıra özellikle risk altındaki kişiler için en etkili korunma yolu aşıdır. Grip (influenza) aşısı 6 aydan büyük herkese önerilmektedir. Sağlık çalışanları, beş yaş altı ve 50 yaş üstü kişilerle bunlara bakım verenler ve bazı hastalıklara sahip olanlar risk altındaki kişiler olduklarından öncelikle aşılanmalıdırlar.

Bazı riskli gruplarda aşı SGK tarafından ödenmektedir:

*65 yaş ve üzerindeki kişiler,

*Yaşlı bakımevi ve huzurevinde kalan kişiler,

*Gebeliğin 2. veya 3. trimesterinde olan gebeler,

*Astım dahil kronik pulmoner ve kardiyovasküler sistem hastalığı olanlar,

*Diyabet dahil herhangi bir kronik metabolik hastalığı olanlar,

*Kronik renal disfonksiyonu, hemoglobinopatisi veya immün yetmezliği olan veya immünsupresif tedavi alanlar,

*6 ay – 18 yaş arasında olan ve uzun süreli asetil salisilik asit (aspirin) tedavisi alan çocuk ve adolesanlar.

Virüsün yapısı değiştiği için, aşı içeriği her yıl yenilenmektedir. Bu nedenle mevsimsel gripten korunmak için her yıl Eylül-Kasım aylarında aşı olunması gerekmektedir. Ancak risk grubundaki kişiler, daha önce yaptırmadılarsa, Şubat ayına kadar aşıyı yaptırabilirler. Grip aşısı, yumurta alerjisi veya daha önce aşıya karşı ciddi alerji gelişmiş olanlara yapılmamalıdır. Grip aşısı felç yapmaz, kısırlığa neden olmaz, gebelerde de güvenle yapılabilmektedir.

Doç. Dr. Vicdan KÖKSALDI MOTOR

Özel Palmiye Hastanesi

Enfeksiyon Hast. ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.