Uzayan mide ağrısı, kilo kaybı ve kusmalarda endoskopi ile tanımladığımız tehlike..

 Mide kanseri tüm dünyada sık görülen bir hastalıktır. Dünya çapında görülen tüm kanserlerin yaklaşık %10’unu mide kanseri oluşturur. Dünyada her yıl yaklaşık 900.000 insan mide kanseri nedeniyle ölmektedir. Kanserden ölüm nedenleri sıralamasında kadınlarda üçüncü, erkeklerde ikinci kanser türüdür. Mide tümörlerinin çoğunluğu mide epiteli kaynaklı olup genellikle malign (kötü huylu) karakterde olup %95’i adenokarsinom tipindedir. Nadir de olsa kas, yağ ve lenfoid dokulardan köken alan mide tümörleri görülür. Son 30-50 yılda batı toplumlarında bu hastalığın hızında bir azalma gözlenmekle birlikte en çok ölüme neden olan kanserler sıralamasında ikinciliğini korumaya devam etmektedir.

Mide kanseri sıklığı coğrafi farklılıklar gösterir özellikle Japonya, Kolombiya,  Finlandiya, Polonya, İzlanda, Rusya, Şili ve Çin gibi bazı ülkelerde diğer ülkelere göre daha fazladır. İlginç olarak yüksek riskli bölgelerden, düşük risk bölgelerine göç eden topluluklarda, ikinci kuşaktan itibaren göç eden toplumdaki mide kanseri riski yerel toplumun risk düzeyine düşmektedir. Sigaranın, beslenme alışkanlıklarının, gıdaları saklama ve pişirme yöntemlerinin de mide kanseri üzerinde etkili olduğu gözlenmiştir. Beslenme alışkanlığının önemli rol oynadığı mide kanseri, gereğinden çok tuz tüketimi, sebze ve meyve alımının yetersizliği gibi alt yapılara dayanır. Yanmış ya da yeterince pişmemiş kırmızı et tüketimi de bu nedenler arasındadır. Sigara içenlerin içmeyenlere oranla yakalanma riski iki kat daha yüksektir. Aşırı kilolu olmak ve hareketsizlik kanser riskini artırır. Ailede görülmüş olması da mide kanseri riskini artıran unsurlardandır. Buzdolabının keşfinden sonra (gıdaların doğru saklanma koşulları oluştuğundan ötürü) tüm dünyada mide kanseri sıklığında azalma saptanmıştır.

Midede yer alan ve toplumumuzda %80’in üzerinde var olan Helicobacter pylori adlı bakterinin mide kanseri riskini arttırdığı Dünya Sağlık Örgütü tarafından bildirilmektedir. Bu bilgi gerçeğine rağmen belli risk gurupları dışında her hastanın bu mikroorganizmaya karşı tedavi altına alınması gereği yoktur. Poliklinik pratiklerinde ‘midemde mikrop var’ telaşı içinde başvuran hastalar olduğunu görmekteyim. Bu mikropla mücadele şartı sadece belli hastalar için geçerlidir ve bunlar arasında mide/duodenum ülseri saptananlar, ailesinde (birinci derece) mide kanseri olanlar, mide kanseri nedeniyle ameliyat olanlar, özel bir tip lenf kanseri (MALToma) olanlar ve atrofik gastrit yer alır.

Mide kanserli hastalar erken dönemde çoğunlukla şikâyet vermezler. Bulgular sıklıkla mide duvarının tamamının tutulması veya midedeki gıda akışının tümör tarafından engellenmesi, ya da komşu organlara yayılma olduktan sonra ortaya çıkar. Mide kanserlerinin en sık görülen belirtileri iştahsızlık, kilo kaybı, inatçı hazımsızlık ve halsizliktir. Ayrıca mide yanması, karın ağrısı, şişkinlik, bulantı, kusma da olabilir. Ayrıca kanser, yutma güçlüğü ve kusma yaratabilir. Mide kanseri genellikle gizli kanama sonucu kansızlığa neden olur. Mide kanserli hastaların yarısında karında ele gelen kitle vardır. Bu kanserde erken tanı konması çok önemlidir. En kesin tanı yöntemi endoskopidir. Endoskopi (ucunda kamera olan esnek plastik bir boru) ile mideye girilmesinden sonra gözlenen tümöral kitleden biyopsi alınmalıdır. Kesin tanı konması için biyopsi kaçınılmazdır.

Mide kanserli hastalarda 5 yıllık sağ kalım oranı ortalama %10-15’dir. Erken mide kanserinde bu oran daha yüksektir, ancak bu olgular cerrahiye gidebilen hastaların ancak %5-16’sını oluşturmaktadır.

Mide kanserinde en önemli tedavi seçeneği cerrahi girişimdir. Hastalık diğer organlara yayılmamışsa iyi bir cerrahi hayat kurtarıcı olabilir. Yayılmış olan kanser olgularında cerrahi sadece mide çıkışını kapatan veya delinen ülsere kitlelerde geçerlidir. Kemoterapi veya radyoterapi mide kanserinde sağ kalıma ciddi katkıları olan seçenekler değildir.

Mide kanserinden korunmak için sigara ve alkol bırakılmalı, sıcak ve soğuk içecekler, yapay yiyeceklerden (konserve) kaçınılmalı, hayvansal yağ kullanımı azaltılmalı, düzenli egzersiz yapılmalıdır.

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.