AK Parti Hatay Mv. Adayı Mehmet ALĞAN ve AK Parti İskenderun Gençlik Kolları Başkanı B. Çağlar ALTINIŞIK öncülüğünde yapılan geniş katılımlı basın açıklamasında, AK Parti İskenderun İlçe Başkanı Vedat TOSUN, Yönetim Kurulu Üyeleri, İskenderun Belediyesi Meclis Üyeleri ve Gençlik Kolları katıldı.

BASIN AÇIKLAMASI TAM METNİ
Değerli basın mensupları, sivil toplum kuruluşlarımızın kıymetli temsilcileri, genç kardeşlerim, hanımefendiler, beyefendiler, sevgili İskenderunlular;
Bugün 27 Mayıs.
DSCF8196 DSCF8197 DSCF8199 DSCF820555 yıl önce bugün, siyasi tarihimiz açısından kara bir gün yaşandı. Bugün seçilmişlerin, millet iradesiyle iktidara gelmişlerin, darbeyle iktidardan uzaklaştırılma geleneğinin başladığı uğursuz bir gün. Tek parti iktidarından, Milli Şef rejiminden, çok partili siyasal hayata geçiş ile birlikte, milletimiz, gerçek seçme hakkını kullanarak, tıpkı bugün olduğu gibi, kendini iktidara getirmiştir. Ama halk düşmanları,dünyanın her yerindeki diğer darbeciler gibi, halka rağmen, halk adına olduğunu iddia ettikleri bir darbeyle, , kendi menfaatleri ve emir eri oldukları uluslararası siyasi çevrelerin çıkarları için, gerçek halk iktidarını alaşağı etmişlerdir. Bakın, geçtiğimiz hafta, Mısır’ın seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin idama mahkum edilmesiyle, acı tarihimizi tekrar hatırladık. Türkiye’de de darbeciler, milletin iradesini hiçe saymış, Menderes’i, Polatkan’ı ve Zorlu’yu insafsızca ve hukuksuz bir şekilde darağacına göndermişlerdi. Her darbenin bir hazırlık süreci vardır. Darbelerin hazırlık süreçlerinde çalışanların elleri de, en az darbeyi gerçekleştirenlerinki kadar kirlidir. Tarihten alınan dersler, bugünümüze de ışık tutacak değerli bilgilerdir. Basın, Menderes’e iftiralar attı yalan haberler yaptı. Kara cübbeliler vardı kara cübbeliler; sözde öğretim üyeleri, akademisyenler. Vazifeleri bilim üretmek, öğrenci yetiştirmek olan bu kara cübbeliler, Menderes aleyhine yürüyüşler düzenledi, kendilerine emanet olan öğrencilerini kışkırttı, darbeye zemin hazırladı. Biz o karacübbelileri unutmadık ki, bugünkü karacübbelileri tanıyabilelim. Biz darbenin psikolojik hazırlığını yapan malum medyayı unutmadık ki, bugün de aynı yöntemleri uygulamaya koyduklarında farkedelim. Biz vatan sevdalısı gençlerin en masum duygularını sömürerek onları kullananları unutmadık ki, bugün de biz gençleri kullanmak isteyenlerin oyunlarına gelmeyelim. Onlar yalan yanlış haberlerle Menderes ve arkadaşlarına iftira attılar. Onlar bilim kisvesi altında darbenin psikolojik altyapısını oluşturdular. Onlar bu vatanın genç evlatlarını kışkırtıp kendi kirli planları için kullandılar. Menderes’in kanı, Zorlu’nun kanı, Polatkan’ın kanı hepsinin ellerindedir değerli kardeşlerim. Peki bu alçaklığı sadece bir defaya mahsus olmak üzere mi yaptılar? Hayır değerli kardeşlerim hayır. Türkiye’de milli iradeye karşı gerçekleştirilen tüm eylemlerde bunlar yine aynı şekilde hareket etti. Muhtırada da, 80 darbesinde de, 28 Şubat’ta da, e-muhtırada da aynı şeyleri yaptılar. 80’lerde sabah solcu kahvesine kurşun sıkan silah, aynı gece sağcıları öldürdü. Aynı kirli eller, bu vatanın evlatlarını birbirine düşürdü. Maraş’ta da, Çorum’da da, Sivas’ta da aynısını yaptılar. Bu ülkenin evlatlarını, bir sağdan bir soldan astılar. Mustafa Pehlivanoğlu, tüm yargılama boyunca, polis ifadesinin işkence altında alındığını ve doğru olmadığını, kendisinin masum olduğunu anlattı. Dinlemediler kardeşlerim dinlemediler. 22 yaşında darağacına gönderdiler Mustafa’yı. Mustafa, idamından önce ailesine bir mektup yazmıştı, mektupta şöyle diyordu; Eğer benim günahım varsa Cenab-ı Allah’ın huzurunda çekmeye hazırım. Yok, bir yanlışlık sonucu ölümüme karar verenler, idam edenler Allah’tan bulsunlar Peki ya Erdal Eren? 18 yaşından küçük olmasına rağmen, yaşını büyütüp astılar. Yargıtay, idam kararını iki kere bozdu ama dinlemediler ve Erdal’ı idam ettiler. O zaman hukukun üstünlüğü yoktu. MGK, yasamanın da, yürütmenin de, yargının da üzerindeydi. Koca ülkenin kaderi, bir avuç askerin iki dudağının arasındaydı. Astıkları bu vatan evlatları için ‘asmayalım da besleyelim mi’ demişti Kenan Evren. Şimdi ona da bir sağdan bir soldan soruyorlar. 28 Şubat’ta irtica tehlikesi var dediler. Sahte hocalarla, ajanlarla; sahte haberler yaptılar. Orduyu göreve çağırdılar, attıkları manşetlerle darbe çığırtkanlığı yaptılar. Asıl kavgaları milletimizleydi, milletimizin inançlarıylaydı. Başörtülü kardeşlerimizin başlarını zorla açtılar, onları üniversite kapılarında beklettiler, anayasal bir hak olan eğitim haklarını kullanmalarını engellediler, ikna odalarıyla psikolojilerini bozdular, onulmaz yaralara sebep oldular. Kendilerinden o kadar eminlerdi ki 28 Şubat 1000 yıl sürecek dediler, Reisimiz Recep Tayyip Erdoğan için siyasi hayatı bitti, muhtar bile olamaz dediler. Ama göklerden gelen kararı unuttular, bu milleti unuttular, Allah’ın tuzak kuranların en hayırlısı olduğunu unuttular. Ne zaman ki ülkenin zenginliğinden millet faydalanmaya başladı, tuttukları köşebaşları ellerinden alınan bu gaspçılar feryat figan ortaya çıktılar. Ama asıl dertleri milletti millet. Bunlar milletin iyiliğini istemediler, milletin iradesinin hakim olmasını kaldıramadılar, daha düne kadar kendi ceplerine giren zenginliklerin milletle paylaşılmasına razı gelmediler. Daha dün, Gezi Parkı olaylarında, yine aynı kirli eller, aynı yöntemlerle sahnedeydiler. Darbeden önce Menderes için attıkları manşetlerin aynılarını bu sefer Erdoğan için attılar. Medya yine darbenin psikolojik altyapısını oluşturacaktı. Yalan haberler yaptılar, Suriye’de Esed’in zulmettiği mazlumların fotoğraflarını, sanki Gezi parkında çekilmiş gibi paylaştılar. Bu sefer tahrik ve provokasyonlarını yapabilecekleri yeni bir alanları daha vardı; Sosyal medya. Burada da boş durmadılar. Günlerce yalan tweetler attılar, sahte fotoğraflar paylaştılar. Direniş 48 saat devam ederse hükümet düşecek diyen ahmaklar bile çıktı içlerinden. Ama bu sefer millet bu oyuna gelmedi. Gezi’nin üzerinden kısa bir süre geçtiken sonra, askerden umutlarını kesmiş olacaklar ki, bir de17 Aralık’ta yargı ve emniyet bürokrasisi üzerinden, darbe teşebbüsünde bulundular. Kronik darbecilerin başında bu sefer paralel yapı vardı. Gerçi onlar da yeni sayılmaz, 12 Eylül’de de, 28 Şubat’ta da sahnedeydi bu paraleller. Bunların sözde lideri, 12 Eylül’de darbeciler için ’son karakol’ ifadesini kullandı, darbecilere ‘ışık süvarileri’ dedi. 28 Şubat’ın kudretli paşalarına yazdığı mektuplarda, tüm er ve erbaşların el ve ayaklarından öperim ifadesini kullanarak, milletin himmetleriyle açılan okulları devretmeye hazır olduğunu ifade etti. İşte gördünüz, 17 Aralık’ta beceremediler. 25 Aralık’ta tekrar teşebbüs ettiler. Ama yine başaramadılar elhamdülillah.
Milletimiz iradesine sahip çıktı,
Milletimiz partisine sahip çıktı,
Milletimiz liderine sahip çıktı.
Hala uslanmamış olacaklar ki Mursi’in idama mahkum edilmesi üzerinden sayın cumhurbaşkanımızı tehdit etme cüretini gösteriyorlar. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Millet iradesinin üzerinde herhangi bir güç yoktur. Bunu onlar da öğrenecekler. Bunu her unuttukları zaman da, kafalarına vura vura, biz gençler hatırlatacağız. Millete karşı yapılan her türlü hareketin karşısındayız. Millete rağmen yapılan her türlü hareketin karşısındayız. Darbeleri lanetliyoruz, darbecileri lanetliyoruz, şu an hala darbe hayali kuran, darbe heveslisi herkesi lanetliyoruz.
Biz darbenin apoletlisine de, cübbelisine de, takkelisine de karşıyız. Bizim sevdamız, apoletlinin de, cübbelinin de, takkelinin de saygılı bir şekilde birarada yaşadığı, demokrasiye darbe vurulmayan, milli iradenin hakim olduğu müreffeh ve huzurlu bir Türkiye’dir.
Değerli basın mensupları, sevgili kardeşlerim;
Şu güzel mayıs gününde, yüksek bir sesla ifade ediyoruz ki, darbecilerin geleceğimizi, çocuklarımızın geleceğini çalmalarına, bundan böyle, asla müsaade etmeyeceğiz. Talihimizi de, tarihimizi de, takvimimizi de kirletmlerine müsaade etmeyeceğiz, Ve bir daha Nisan’ı 27 Nisan’la, Mayıs’ı 27 Mayıs’la, Eylül’ü 12 Eylül’le, Şubat’ı 28 Şubat’la, Aralık’ı 17 ve 25 Aralıkla kirletenlerin aylarımızı kirletmelerine ve zehretmelerine izin vermeyeceğiz.Ve milletimizin uzun yıllar sonra, binbir güçlükle, cefakarlıkla, fedakarlıkla eriştiği bu AK günlerden öyle kolay vazgeçmeyeceğiz. Kahrolsun darbeler ve darbeciler, yaşasın millet ve milli irade! Hepinize katılımınızdan ötürü teşekkür ediyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum