İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Serdar Çotulay Ortadoğu coğrafyasında son yıllarda çok önemli gelişmeler yaşandığına olumsuz etkilerine dikkat çekti. İTSO Meclis Üyelerine yönelik bir değerlendirme sunumu yapan 16. Meslek Grubu Meclis Üyesi Otel İşletmecisi Serdar Çotulay çok zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip Ortadoğu coğrafyasında son yıllarda rejimlerin birer birer değiştiğine işaret etti. Liderlerin devrildiğini, bazılarında mezhep kavgaları görüldüğünü, bazılarında ise devlete karşı isyan ve terör saldırılarının teşvik edildiğine vurgu yapan Çotumay “Irak, Tunus, Mısır, Libya ve nihayetinde komşumuz Suriye’deki gelişmelerin Türkiye’nin de özellikle ilimiz Hatay’ın ekonomik performansları üzerindeki etkisi dış ticarette yaşanan olası kötüleşmelerle sınırlı kalmamış, turizm sektörüne de negatif yansımıştır” dedi. Çotulay, geçmiş dönemde gerek ticaret, gerek turizm, gerekse emlak alanında hızla gelişen ülkelerarası ilişkiler, yaşanan iç karışıklıklardan dolayı gerilemiş ve özellikle de Suriye’ye yakın Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa illerinin ekonomik durumundan olumsuz etkilediğini söyledi. İki binli yılların sonlarına doğru komşu ülkelerle vizelerin karşılıklı kaldırılmasının, Türkiye ve bölgeye gelen turist sayısında daha önce görülmemiş oranda artışa yol açtığını kaydeden Çotulay “2011 yılına kadar turizmde görülen bu artış eğilimi yaşanan krizlerin etkisiyle 2012-2013 yılında tersine dönmüş, günümüzde yok denecek kadar azalmıştır. Türkiye; Suriye, İran ve Irak ile vizelerini kaldırmasının ardından bu ülkelerden gelen turistlerin günübirlik alışveriş yapmak üzere Güney ve Güneydoğu illerine gelmeye başladık. Yaptıkları harcamalarla bölgemiz ekonomisine olumlu katkı sağladıkları görülmüş ancak bu ülkelerde ve özellikle Suriye’de yaşananlar sınır kapısının kapanmasının ardından şehrimize alışveriş için düzenlenen günübirlik gezilerin sayısında ciddi bir düşüş gözlenmiş” diye konuştu. Oteller, restoranlar ve perakendeciler de bu durumdan olumsuz etkilendiklerinin altını çizen Çotulay “Antakya, İskenderun ve Dörtyol başta olmak üzere ilimiz önceki yıllarda huzur ve barış içinde yaşayan sorunsuz bir kent olarak anılırken, son yıllarda sürekli artan terör olayları, patlayan bombalar, protesto olaylarında yaşanan talihsiz ölümler ve orman yangınlarıyla anılmaktadır. Bu durum yerli ve yabancı seyahat acentelerinin ve tur operatörlerinin buraları riskli bölge ilan etmesine, düzenledikleri seyahat güzergâhından bölgemizi, şehrimizi çıkarmalarına sebep olmuştur. Tüm bunların sonucunda bölge ekonomisi etkilenmiş ve neredeyse durma noktasına gelmiştir” şeklinde konuştu. Hatay’daki restoran ve oteller Ortadoğulu turistlere hitap etmek için çeşitli yatırımlar yaptıklarını, bu yatırımları finanse etmek için bankalardan da krediler kullandıklarını hatırlatan Çotulay şöyle devam etti: “Sınır kapısının kapanmasından sonra bölgemize gelen turist sayısı yok denecek kadar azalmış ve işyeri sahipleri kredilerini ödemekte zorlanır hale gelmişlerdir. Son yıllarda Ortadoğu ülkelerinde yaşanan kriz sebebiyle zaten dar boğaza düşmüş esnaf ve turizmciler şimdilerde olası bir Suriye müdahalesiyle borçlarını ve kiralarını nasıl ödeyecekleri hususunda karamsarlık içinde kalmışlardır. Ayrıca komşumuz Suriye ile daha önce kurulan ilişkiler sonucu bölgemiz işadamları ve turizmciler yüklü miktarlarda yatırımlar ve projeler gerçekleştirmek üzere oralara gitmişler ancak ilişkilerin bozulması büyük ekonomik zararlar etmelerine neden olmuş, mağduriyetler yaşamışlardır. Bu da doğal olarak yine bölgemiz ekonomisine olumsuz etkiler yaratmıştır.” Hatay, Suriye’deki çatışmalardan kaçanların sığındığı bir şehir haline geldiğine de değinen Otel İşletmecisi Çotulay “İldeki çadır kentlerin, kampların yanı sıra şehir merkezindeki mahallelere yerleşmiş Suriyelilere rastlamaktayız. Bu insanların caddelerde, çarşılarda ve cami avlularında dilendikleri, çaresizlik ve yoksulluktan bu iş ve hırsızlıklara yöneldikleri görülmektedir. Bunlar ilerde daha büyük sorun olarak karşımıza çıkacağından devletin yetkili makamları ve kurum kuruluşlarıyla bir araya gelerek acil bir çözüm ve eylem planı yapmalıdırlar. Aksi takdirde ilerdeki yıllarda çok daha vahim olaylar bizleri bekleyecektir. Son olarak Türkiye tarihin kardeşlik bağlarına sahip olduğu Ortadoğu ülkelerinde çok sayıda can kaybına ve zayiata neden olan bu sürecin gelecekte benzer olumsuz olayların yeniden yaşanmasına imkan vermeyecek, çoğulcu, katılımcı ve insan haklarına dayalı düzenlerin test edilmesine ve kısa zamanda tanımlanmasına yardımcı olmalı, toplumsal barış, istikrar ve asayişin en kısa sürede sağlanması için elinden geleni yapmalıdır. Çatışmaların sona ermesinden sonra ise kurulacak iyi ilişki ve diyaloglar ile bu ülkelerin yeniden inşasında mutlaka aktif rol almalıdır.” Şeklinde sözlerini tamamladı.