Davranış bozuklukları çocuğun çeşitli ruhsal ve fiziksel nedenlere bağlı, içsel çatışmalarını davranışlarına yansıtarak dışa aktarması sonucu ortaya çıkar. Peki nedir bunlar? Hırçınlık, sinirlilik, saldırganlık, bitmek bilmeyen sürekli öfke nöbetleri, ağlama krizleri, inatçılık, yalan, küfür, eşya fırlatma, kendini yere atma, kendine zarar vermeye çalışma (kusturma, başına vurma) çalma gibi davranışların birini ve birkaçını aynı zamanlarda sürekli veya belli konularda hatta bazen herhangi bir olay olmadığında gerçekleştirmesidir. Bir çocuğun davranışının bozukluk sayılabilmesi için yaşa uygunluğu, yoğunluğu, sürekliliği ve gibi ölçütlere bakılması gerekmektedir. Öncelikle yaşa uygunluğa bakmak için çocukların her gelişim döneminde kendine özgü davranışları olduğunu ve bu davranışların neler olduğunu bilmek çok önemlidir. Örneğin; iki yaş çocuğu hareketli istemediği şeyleri onayı olmadan yaptırmayan davranışlar yani negatif tutumlar sergileyebilir. Bir diğer örnek ise 3-5 yaş arası çocuklar hayal gücünü keşfeder ve inanılmaz öyküler anlatabilir. Bu nedenle henüz yalan ile doğru söyleme gibi kavramları ayırt edemez İkinci ölçütümüz ise yoğunluğu; örneğin 2 yaşındaki bir çocukta huysuzluk doğalken bu davranışı belli bir konuda sürekli ve katlayarak yapmaya devam ederse başkasına ve kendine fiziki zarar verme şekline dönüşmeye başlarsa davranış bozukluğu katagorisine döner. Üçüncü ölçütümüz süreklilik yukarda belirttiğim davranışları yani belirli bir davranış türünü ısrarlı giderek artan bir biçimde uzun zaman devam ettirmesidir. Peki genel olarak nedenleri nelerdir?
Çocuğa gerekli sevgi ve ilgi gösterilmediğinde kaliteli ve verimli vakit geçirilmediğinde ailenin ilgisini çekmek ve kendi yöntemleri ile onlara iletişim kurmak için yapabilir. Ebeveynlere karşı güç kazanmak ve intikam almak isteyen özellikle dayak yiyen, sevgi verilmeyen ya da neden-sonuç ilişkisine değil de alakasız cezalara maruz kalan çocuklarda sık görülen bir nedendir.Çocuğu kendine güvensiz hale getirerek aşırı koruyucu ,hoşgörülü tutumu, gerektiğinden fazla özen göstermesi nedeni ile çocuğu başkalarına bağımlı hale getirmek ve bireysellikten uzaklaşmasına sebep olarak kırılgan ve problem çözme becerisi körelen bir çocuk haline getirilir. Bu hale gelen çocuk ise kırılgan yapısı ile davranışlarında en uca gidebilir. Sürekli ağlama regüle olamama gibi sorunları ortaya çıkarabilir.
Peki davranış bozukluğu olan çocuklar ile olumlu ilişki nasıl kurulur ?
Karşılıklı saygı ile çünkü sevilen ve kişiliğine saygı duyulan çocuk başkalarını sever ve onlara saygı duyar. Azarlamak, bağırmak, vurmak, susturmak çocuğa saygısızlığın bariz göstergesidir. İkinci olarak zaman ayırmak ;çocukla ilgilenmek, geçiştirmemek, birlikte geçirilecek nicelik değil nitelik olmalıdır. Çocuk için ayırılan verimli bir yirmi dakika ebeveyn ve çocuğa fazlası ile yetecektir. Son olarak cesaretlendirme çocuğun cesaretlene bilmesi için anne ve babalar ya da bakım verenler çocuğa güvenmelidir. Çocuğun çabasını övmeli mükemmel olması için baskılamamalıdır. Cesaretlendirme çocuğun kendini değerli hissedebilmesi için çok önemlidir. Çocuğu olduğu gibi kabul etmeli kendi olduğu için değer vermelidir.
Tüm bunları yaparken zorluklar çekiyor ve nasıl yapacağınızı bilmiyor iseniz profesyonellerden yardım almakta gecikmemeli en azından anne baba olarak kendi ruh sağlığınızı riske atmayı geciktirmemiş olursunuz.

Uzm. Çocuk ve Ergen Psikoloğu
Yonca KARPUZ

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.