Son haftaların en önemli konularından birisi ve TBMM gündemini de meşgul eden Türkiye’ye Patriot uzun menzilli hava savunma füzelerinin getirilmesi konusunda çıkan tartışmalara, AK Parti Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu da bir açıklama getirdi. Milletvekili Türkoğlu Patriotlar’ın caydırıcı bir unsur olarak tamamıyla savunma amaçlı yerleştirildiğini ifade ettiği açıklamasında; “Patriotlar Türkiye’ye ilk kez gelmedi. 2 Ağustos 1990’da Irak’ın Kuveyt topraklarına girmesi sonucu patlak veren Körfez Savaşı sırasında Türkiye’ye gelen bu füzeler, 2003 yılındaki Irak savaşı esnasında da konuşlandırılmıştı. Fakat iki dönemde de bu füzeleri Allah’a şükür ki kullanmak durumunda kalmadık. Körfez savaşı esnasında yerleşim merkezlerimizi, askeri alanlarımızı, sanayi bölgelerimizi ve limanlarımızı korumak maksadıyla konuşlandırdığımız Patriot ve Hawk füze sistemleri, bölge savunması görevini ircaa etmişti. Türk topraklarına yönelik olası bir saldırı esnasında fırlatılan, 3-6 metre arasında olan ve ses hızının 3-5 katı hızla hareket eden füzeleri etkisiz hale getirme özelliğine sahip olan patriotlar, önemli bir caydırıcı unsurdur” ifadelerine yer verdi. Suriye’deki otoriter ve baskıcı BAAS diktasının soğuk savaş döneminde kendine hayat alanı bulduğunu ifade eden Türkoğlu, Suriye’nin sadece 2010 yılında Rusya ile yaptığı 15 milyar dolarlık silah anlaşmaları ile de etki gücü yüksek füzelere sahip olduğunu vurguladı. Suriye’nin elinde şu an 700’e yakın füzenin olduğunun altını çizen Türkoğlu, “1 milyon Suriyelinin kendi vatanlarını zoraki terk etmek durumunda kaldığı, 60 binin üzerinde insanın hunharca katledildiği, sivil yaşam alanlarının bombalandığı ve zaman zaman Suriye’den seken bombaların Akçakale, Altınözü gibi birçok yere düştüğü bir ortamda ne yapacağı kestirilemeyen gözü dönmüş bir diktatöre karşı Türkiye elbette ulusal güvenliği açısından kendini koruma altına almak zorundadır. En küçük bir saldırı ihtimalini dahi düşünerek tedbir almak, hükümet olarak bizim sorunluluğumuzdur” dedi. Muhalefetin amacının üzümü yemek değil, bağcıyı dövmek olduğunu kaydeden Türkoğlu; “Eğer Suriye’den olası bir füze saldırısı gerçekleşseydi, bu sefer de ‘siz NATO üyesiydiniz. Neden NATO’da patriot gibi bir imkân varken bu imkânı değerlendirmediniz’ eleştirilerine muhatap olacaktık” dedi. Savunma bataryalarının Suriye’ye yönelik bir emperyalist taarruz gayesiyle kurulduğu iddialarına da açıklık getiren Türkoğlu; “Patriotlar bir kara ya da deniz hedefini vuracak bir kapasiteye sahip değildir. Patriotlardaki teknoloji, hasım güdümlü roketleri havada imha etmekle sınırlıdır. Zaten adının patriot – vatansever olmasının sebebi de budur. Nitekim askerî terminolojide silahlar genel olarak kullanış biçimlerine göre isimlendirilir. Patriotlar hakkında ortaya konulan asılsız iddialar, Batılı ülkelerin Suriye’deki katliamı havaya bakıp ıslık çalarak geçiştirdiklerini göremeyecek kadar kör olanların uydurmasıdır. Ankara’nın çok doğru bir girişimle bu füze sistemlerini kendi topraklarına yerleştirilmesinde ısrarcı olmasının ardında, işte bu vurdumduymazlıkta bir etkendir” dedi. Patriotların TBMM’den geçmediğine yönelik eleştirilere de cevap veren Türkoğlu; “31 Mayıs 1963 tarihli ve 244 sayılı ‘Milletlerarası Anlaşmaların Yapılması, Yürürlüğe Girmesi ve Yayınlanması ile Bazı Andlaşmaların Yapılması İçin Bakanlar Kurulu’na Yetki Verilmesi Hakkındaki Kanun’un 6. maddesi NATO örgütü ya da üye devletleriyle NATO anlaşması çerçevesinde yapılacak ikili ve çok taraflı anlaşmaların Türkiye’yi bağlaması yetkisini Bakanlar Kurulu’na bırakmıştır. Dolayısıyla TBMM’den geçmeden Patriotların konuşlandırılmasının Anayasa’nın 92. maddesinin ihlali şeklindeki yorumların da bir dayanağı yoktur” açıklamasında bulundu.  Türkoğlu yaptığı değerlendirmede üç noktada konuşlandırılan patriotların toplam 3,5 milyon civarındaki nüfusu kapsadığını dile getirerek, “Suriye’de Esed rejimi iyice köşeye sıkışmış ve can havliyle elinde ne varsa kullanmanın derdine düşmüştür. Esed’in elinde bulunanın ise Türkiye topraklarına rahatça ulaşabilecek füzeler ve bu füzelere yüklenebilecek kimyasal silahlar olduğu gerçeği bir yana, üstelik bu füze ve kimyasal silahları rejimin Esad dışında kalan aktörlerinin de kullanabileceği ihtimalini de gözden çıkarmamak gerekir. İhtimal % 1 bile olsa her ciddi devlet, önlem almak zorundadır” dedi. Rusya patentli S-3000 savunma sisteminin patrioatlarla aynı işlevi gördüğüne dikkatleri çeken Türkoğlu, Ermenistan, Azerbaycan, Bulgaristan, Yunanistan, Suriye, Ukrayna ve Hırvatistan gibi pek çok bölge ülkesinin savunma amaçlı kullandığı bu sistemlerin Türkiye tarafından da savunma amaçlı kullanılmasının bir hak olduğunu vurguladı.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.